
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-3003 E., 2021/971 K. “Bölge Adliye Mahkemesi (BAM), istinafta hem maddi vakıa hem hukuki denetim yapabilir. İstinaf, sadece hukuka uygunluk değil, esastan inceleme yoludur.”
İstinaf, Türkiye'de 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren uygulamaya konulan, ilk derece mahkemelerinin verdiği kararların hem maddi hem de hukuki yönden yeniden incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.
İstinaf, temyizden farklı olarak sadece hukuki inceleme yapmaz; aynı zamanda davanın esasına ilişkin yeni bir değerlendirme yapabilir ve delilleri tekrar inceleyebilir.
Kanun yolları olağan ve olağanüstü kanun yolları olarak ikiye ayrılır. Kural olan olağan kanun yollarıdır.
Olağanüstü kanun yolları ise istisnayı teşkil eder. İstinaf olağan kanun yollarındandır.
Aynı zamanda ilk derece mahkemesinin nihai kararlarının denetimini sağlayan ilk ve asıl denetim yoludur.
İlk derece mahkemesi verdiği kararlarda hata yapabilir. Yapılan hataların giderilmesi ve maddi gerçeğe uygun kararların temini için hukuki bir denetim yoluna ihtiyaç vardır.
Bu aynı zamanda hukuk devleti ilkesi ile bireyin sahip olduğu adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.
Anayasa’nın 138/4. maddesi uyarınca yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
Bu nedenle yargılama makamlarınca verilen kararların incelenmesi ve bu kararlardaki hataların giderilmesi yine yargılama makamlarınca gerçekleştirilir.
Yargılama makamınca verilen karardaki hatalar ya da hukuka aykırılıklar sübuta ve/veya hukuki soruna ilişkin hatalar ya da hukuka aykırılıklardır. Söz konusu kararlarda hatanın ya da hukuka aykırılığın bulunduğu iddiasıyla ortaya çıkan uyuşmazlığın çözülmek üzere kural olarak uyuşmazlık konusu kararı veren makamdan başka bir yargılama makamı önüne götürülmesi şeklindeki hukuki çare, kanun yolu olarak nitelendirilir. Ancak yargılamanın yenilenmesinde olduğu üzere istisnai olarak uyuşmazlık konusu kararı veren makama başvurulması da öngörülebilir. İstinaf da bir kanun yolu olarak nitelendirilmektedir.
İlk derece mahkemesi kararının gerek maddi mesele ve gerekse hukuksal açıdan denetimini sağlayan kanun yoluna istinaf adı verilmektedir.
Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 272’de istinaf kanun yolu düzenlenmiştir.
Madde 272; (1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. (2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Ancak; a) (Değişik: 31/3/2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen onbeşbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (Ek cümle:14/4/2020-7242/17 md.) Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
Yine kanun yolu, yargılama makamlarınca verilen kararların hukuka aykırı olduğu ya da maddi olay yargılaması sırasında varılan sonucun hatalı bir şekilde tespit edildiği bu nedenle de varılan sonucun maddi hakikati yansıtmadığından dolayı, başka bir yargılama makamı tarafından yeniden gözden geçirilerek ikinci bir yargılama yapılmasını sağlayan kanunun öngördüğü bir çaredir.
İlk derece mahkemelerince verilen son kararlar ile, fiilin sanık tarafından işlenip işlenmediği sorununu oluşturan ‘maddi’ meseleyle birlikte, suçu işlediği kabul edildiğinde suçun niteliğinin ne olduğu ve cezanın belirlenmesi konularını içeren ‘hukuki’ mesele hükme bağlanmaktadır. İstinaf kanun yolu bulunmayan sistemlerde, Yargıtay hem maddi meseleyi, hem de hukuki meseleyi denetler. Buna karşın, ilk derece mahkemesi kararının gerek maddi mesele ve gerekse hukuksal açıdan denetimini sağlayan kanun yoluna istinaf adı verilmektedir.
Ceza yargılamasında asıl gaye maddi gerçeği tespit etmektir. Bunun tespiti için de maddi mesele ile hukuki meselenin doğru bir biçimde saptanması gerekir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA Sunulmak Üzere
... CEZA MAHKEMESİNE
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN SANIĞIN;
ADI VE SOYADI :
TC KİMLİK NUMARASI :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
MAĞDUR/MÜŞTEKİ :
ADI VE SOYADI :
TC KİMLİK NUMARASI :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
SUÇ VE SUÇ TARİHİ :
TALEBİN KONUSU : … Ceza Mahkemesi’nin …/…/… Tarih ve …/… E., …/…K. Sayılı Kararın İstinaf İstemi.
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ : …/…/…
KARARIN ÖZETİ : Müvekkilimiz … hakkında, kasten öldürme suçuna ilişkin olarak ……. Ceza Mahkemesi’nde …/…/… tarihinde dava açılmış ve mahkemenin .../… E. …/… K. sayılı kararıyla müvekkilimiz sanık hakkında ... yıl … ay hapis cezasına .../…/.. tarihinde hükmedilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURU NEDENLERİ VE AÇIKLAMALAR;
A) USUL YÖNÜNDEN :
Tarafımızca ...... tarihinde bildirilen tanık listemizde ismiyle adresi yer almakta olan tanık … …’nın …/…/… tarihli duruşmada ifadesine başvurulmasına karar verilmesine rağmen sonraki duruşmalarda tanığın ifadesine başvurulmayarak, bu kararın gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Yerleşik yargıtay içtihatlarıyla da bu durum sabit olduğu gibi usulüne uygun bildirilen ve davaya etkili tanığın dinlenmemesi, istinafta bozma nedenidir.
Bu husus HMK m.27 (hukuki dinlenilme hakkı) ve CMK m.206–217 kapsamında Yargıtay ve BAM içtihatlarıyla yerleşmiştir. Müvekkilin Anayasa m.36 – Adil yargılanma hakkı ve HMK m.27 – Hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-3003 E., 2021/971 sayılı kararında
“Tarafça bildirilen tanıkların hiçbir gerekçe gösterilmeksizin dinlenmemesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlali olup bozma nedenidir. Tanık dinlenmeden hüküm kurulması usule aykırıdır.”denilmek suretiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bildirilen tanığın dinlenmesi gerektiğini bu durum gözetilmezse bozma nedeni olacağını belirtmiştir.
Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan müvekkilim hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme yaptırılıp raporunun aldırılmaması ve aynı maddenin 3. fıkrası gereğince sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda tartışılmamış olması ilk derece mahkemesi yargılamasında eksik inceleme ile karar verildiğini göstermektedir.
B) ESAS YÖNÜNDEN :
Müvekkile yönelen ilk saldırı maktül tarafından gerçekleştirildiği halde müvekkilimiz lehine haksız tahrik hükümleri uygulanmamış müvekkilimiz lehine olan delil ve durumlar mahkemece gözetilmemiştir.
Müvekkilimiz maktulün elinden bıçağı almaya çalışırken, müvekkilimizin …/…/… tarihli Adli Tıp raporunda da sabit olmak üzere, ilk saldırının maktül tarafından gerçekleştirilmesi ve müvekkilimizin yaralanması hususunun 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümleri çerçevesinde incelenmemesi hukuka aykırı olmakla beraber, adil yargılanma hakkının da ihlalini teşkil etmektedir.
Bununla beraber müvekkilimiz sonucun ağırlaşmaması için olay esnasında yaralı halde bulunan maktüle anında müdahale edip maktulü en yakın hastaneye yetiştirmeye çalışmıştır.
Müvekkilin lehine olan durumların gözetilmemesi nedeniyle müvekkile verilen ceza usule ve esasa aykırı olup kararın kaldırılması gerekmektedir.
HUKUKİ NEDENLER : 5271 S. K. m. 219, 280 – 5237 S. K. m. 29 – 5395 S. K. m. 35
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;
EKLER :
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
SANIK VEKİLİ AV. (…)